Galata
Gerdûn-û kadimin
burcu, bî-rüzgar eskitmez
Hecr-ûl aşiyanın
burcu, ah û figân etmez
Timsâl-i
saltanattır ve de kühn-û ihtişamdır
Nice dûda
panayır, Kayser-i Rûm’a haramdır
Dûnde dûd
gezenti târinde aşkın mihrimahı
Ne hâk-i Rûm û Türkan ne arz-ûl intihari
Vakanüvis aşıkâna ama âmâ ama kehr û lâldir
Aram-gâhdir
sevdalara ki onlar sanır ikbâldir
Önünde bu köhne
burcun iki aşık civan durur
Ser-mest-i şevk
içinde yek nigâhta zaman durur
Bıyıklarım mavi
ve saçım nazrânî ederken seyrân
Bir maşuğu ki
mâh-rû, mihr-çeşm, zülf-safran
Bilmezdim ne o
lahza bi-ebed hecr-i yâr yarın
Feryat figan etsen de duyulmayacak ah û zârın
Hecr-i müebbed
mukadder, ezhârı döker hazân
Ne bir sima ne
bir neva mütemadiyen âşinân
Şimdi karşımda
duran bu levha-i aşk bir hatıra
Meğer ki
arkasında Galata ona mezar-şina
Kimi
pir-şinastır namütenahi aşığıyla köhne Galata
Kimi cellad-ı
şeddaddır ölüme bi-mübaladlığıyla
En çok da
mezârdır bi’l-aşkıma serhad olan
Cümlesine
sırattır cümlesine defn-i mekan
Heyhat kanımın
kanı meftun doğdu bu mezara
Kezâ ben esir
oldum mütecessis bir intizara
Acâb o da
getirecek mi füsn-ül şebabını
Ve gömecek mi
burçlara aşkın kitabını
Zira cihan ki
kâdim sakit ve bi’vefa, aynı Galata
Uğratacak her
riş-î kaytanı behemehâl hayel-ül sükûta
Yorumlar
Yorum Gönder